Thursday, January 31, 2008

bir insani son kez gulumsetmek

Odaya girer girmez gozume carpan ilk ayrinti: Havada asili ters durmus bir sise, sivi dolu. Icinden hava kabaciklari yukari dogru yukseliyor. Onun altinda ise hava dolu ince uzun bir tup. Su damlaciklari ustunden asagi dogru dusuyor. Kendilerince bir simetri yakalamislar gorevlerini tamamlamaya calisiyorlar. Ardindan bir insanin hafizasindan kolayca silemeyecegi bir an: cok yakininizdan, icinizden olan bir insanin artik son gunlerini yasiyor olduguna inandiginiz an. Artik agzindan cikan her kelimenin hic unutulmayacagini anladiginiz an.. ve o yukarda ters duran o simetrinin onu hayatta tutan sey olduguna inandiginiz an...

Belki de cevredeki insanlarin sukunetine bir anlam veremediginiz an!? Insani hayatta kilan en onemli ozelligi ne de olsa: uyum saglamak. ve sonradan her insan gibi ruhsuzlasma ve sukunete erme donemi.. Insan farkina varmayacaktir ama olmeden once goze yansiyan bir film karesidir bu belki de. Ve en anlamli ve en aci gecelerden biri daha yeni baslar.

Uzerinde pek cok sekil gorunen bir ekran var. Yukarida bir sayi, altinda baska bir sayi gorunuyor. Butun gece gozumu ayiramiyorum. Ustteki sayi altakinin 3 kati mi yoksa 4 kati mi diye kendimi kandiriyorum cocukkenki gibi. Ote yandan aci bir goruntuyle beraber acili cagrilara kulak veriyorum. Kazanmis oldugum ruhsuzlugumla ayakta kalmayi basariyorum. Yukardaki simetrinin isleyip islemedigini kontrol ediyorum. Saatlerdir baktigim sayilarin aslinda nabiz ve solunum degerleri oldugunu anliyorum yanindaki sekillerden. Dusuncelere daliyorum..

An itibariyle evlerinde ne ruyalar gorduklerini merak ettigim pek cok insan, o odaya ilk girdigim an sukunetlerine sastigim insanlar. Kimse agzina almak istemese de hepsinin derinliklerinde hissettigi tezati su an onlarla paylastigimi hissediyorum. 2 3 saniye araliklarla baktigim o ekran o sayi oyunlari. En buyuk korkum o sayilarin ayni noktada bulusmasi. Artik birbirinin bir kati olamamasi... Peki ya istedigimiz? Acili cagrilarin derinligimize islediklerinden cikardigimiz kadariyla...? "Yerinde olsaydim..." seklinde baslayan binbir cesit cumle ve aslinda.. bir an once o sayilarin birbirini bulmasi! Acilarin bitmesini istemek, o korkuyla yuzlesmek istemek..

Sabaha dogru ufak da olsa bir gulumseme gordugumu zannettim ve son gorevimi tamamladigimi hissettim..

En kolay yontemimiz en buyuk tezatimiz olmustu. Baska bir secenegimiz de yoktu. O gece korkularimla yuzlesemedim. Ama fazla surmedi..

Ruhu sad olsun..

Secret Garden - Pastorale

Wednesday, January 16, 2008

Yuruyen merdivenin dugmesine basmak

Beklendigi gibi birsey oldu benim icin. Aynen oradaki hayat gibi paldir kuldur giden, nasil gectigine, ne yaptigima, kendimi ne akimina kaptirdigimi anlayamadigim ama bir sekilde gelip gecen 30 kusur gunluk bir sure. Kabataslak olarak boyle gececegini tahmin ediyordum. Ama ilk geldigimde ve dusunme firsati bulabildigim kisa zaman araliklarindaki izlenimlerimi tahmin edebilecegimi hic sanmiyordum. Yasadigim seylerin ufak ayrintilarinin ve anlatmayi cok sevdigim tezatlarin beni alip goturecegi yeri ise cok iyi tahmin ediyordum. Iste burasi..

Koca bir ulus, koca bir millet neden bu kadar sinirlidir ki? Neden bu kadar acele ederiz ki? Ayni ucaga biz de binmeyecek miyiz? Ayni yollardan biz de gecmeyecek miyiz? Umarim sira bana gelmez sapasaglam evime ulasabilirim derken donus yolunda arabada direksiyona geciyorum. Anliyorum sinirlenmenin ne demek oldugunu.

Peki koskoca bir ulke neden bu kadar karamsariz?? Populer oldugunu tahmin ettigim televizyon dizilerinden birine goz gezdiriyorum. Lise hocasi ogrencilerine su soruyu soruyor "ask nedir?" Evet yanitlarin hepsi muhtemelen herhangi bir baska dunya insanin verebileceginden cok daha icten ve samimi. Ama bunlarin hicbiri ask degil, hepsi "karsiliksiz ask"! Holywood'un ask diye bize yutturmaya calistigi seylerden cok daha tatli tanimlar bunlar. Ama hersey bu kadar kotu mu? Peki ya herkes? Peki ya ben napiyorum?

Peki ben neden bu ulkede dusunemiyorum? Neden o akima kaptirdim kendimi? Yuruyen merdiveni ben mi calistirdim? Yoksa ben geldigimde calisiyor muydu? Ufak yasam alanlarini cok sayida insan paylastigi icin mi? Yoksa Insanlar beynindeki ufak alanlara pek cok insan sigdirdigi icin mi? Tavuk mu onceydi yoksa yumurta mi? Tanriya sorsak bir ipucu verir mi dersiniz?

Sordugum sorularin cevabini vermekte fazla gecikmiyorum. Cunku cevaplarin bir parcasini her zaman icimde barindiriyorum oranin bir insani olarak. Ben de trafikte kufrediyorum. Ben de sevgimin tanimini yaparken son satirlari yazmakta zorlaniyorum. Yuruyen merdiveni calistiran kisi ben oluyorum. Ben de o akimin icinde yuzerken son derece mutlu gozukuyorum. O insanlari artik daha iyi anlayabiliyorum. Ben de onlardanim. Her ne kadar benimkinden farkli olsa da bir Amerikali'nin yasadigi aska saygi duyuyorum. Biliyorum ki o bana yakin bir yerde dogsaydi benim gibi asik olacakti.. Iyi bir insana "sen neden iyisin?" sorusunu soramiyorum. Neden kotu bir insana "sen neden kotusun?" diye kizayim? Bir insan neden iyidir peki? Tanrinin tarafinda oldugu icin mi? Yoksa bizim tarafimizda oldugu icin mi? Bir insan neden Turk'tur peki? Turkiye'de dogdugu icin mi? yoksa kendini Turk hissettigi icin mi?

Yakin bir arkadasimin insanlara kadar indirgedigi, ama benim biraz daha sisirdigim elemanlari insan olan kocaman yuvarlaklar. Sema gosteriminde binlerce kume, milyonlarca kesisim kumesi. Hepimizin kafasinda yerlesik, hepimiz benzer cizgileri cekmisiz. Insanlari teker teker yerlestiriyoruz o kumelere evrensel kumenin hepimizi kapsadigini dusunmeden. Hangi kesisimler kumesinde dogduysak oranin insaniyiz gibi davraniyoruz. Cunku pek disariyi sevmiyoruz veya sevdirilmiyoruz. Yapmaya calistigim kafami kaldirip diger kumelere bir goz atmak. Orda ne oldugunu anlamaya calismak. Biraz daha sakin olmak..

Bu tezatlar ulkesinin bir elemani olarak anlatmayi cok sevdigim tezatlarima doneyim istiyorum. Bu sure sanirim bana yeteri kadarini gosterdi..

A Silver Mount Zion - Could've Moved Mountains...

Monday, January 7, 2008

22

Sanslilik ve sanssizlik arasindaki cizginin uzerinden defalarca gectim. Tanriya, rassal degiskenlerine, yuvarlak dunyasina ve okyanuslarina cok defa kizdim. Sonrasinda bu yaziyi yazmam icin beni buraya oturttugu icin tesekkur ettim kendisine.

Bana onu hatirlaticak tek buz kutlesinin Gronland olacagini tahmin ederdim. Uzerinden uctugumuz penguenlerin ayaklarinin altindaki o buyuk beyazlik. Ama yanildigimi farkettim. Uzerinden yururken dusmemek icin birbirimize tutunduk uzun bir sure..

Elinden tutmak isterdim ama yapamadim. O kaygan zeminde dusersek beraber dusecektik.. ve biliyorum ki ikimiz de usuyecektik. Biraktim cebinde kalsin istedim. O da ayni fikirdeydi. Fazla uzak kalmak istemedim, kolundan tuttum ve boylece yeni ayriligimiza geldik. Yine bir yesil gun diye aklimdan gecirdim..

Bu guzel gun ve onun yilbasina gore simetrigi.. Arasindaki birbirinden guzel mantiksizlik oyunlarimiz.. Hic duyulmamis, en tuhaf randevularimiz.. Ve en sonundaki mantikli, en dandik hediyelerimiz.. Ama hani dandik diyince gulumserdik?

Slowdive - Country Rain