Monday, November 12, 2007

bir bahar gecesi

Tamamen 24 Nisan 2006 tarihli orta dogu teknik universitesi basligindaki entryimden alintidir:

...Ve bir bahar gecesi saat 1 olmuş işler yeni bitmiştir. Günlerdir bu saatlerde çıkmanın, haftalardır eve ertesi gün girmenin yorgunluğu bütün vucuda yayılmış, surattaki monoton enerjisizlik aynada kendini göstermektedir. Eller cebe sokulur. Hırkanın fermuvarı sona kadar çekilir. Yurda veya 100. yıldaki gariban evine gitmek üzere bölümden çıkılır. Coook derin bir nefes çekilir. Baharın gelişi o kadar tatlıdır ki, çeşitli çiçeklerin, otların, çamların kokuları ciğerlerde hissedilir. Içerde hissedilen öyle güzel bir bitki örtüsüdür ki bir karadeniz çocuğu bile tatmin olur.

Uzaktan belli aralıklarla bir baykuş sesi gelir. Kafadan bu aralıklar tahmin etmeye çalışılır. Kısa süre içinde vazgeçilir. Bir süre sonra ana yola gelinir. Derin bir sessizlik hakimdir. Tam yolun ortasına geçilir. Adımları ağır ağır atarken yukarıda anlatılanlar gözler önünden birkaç kez geçer. "Neydik ne olduk" denir. Bir de bu kadar zamandır edindiği tecrübesiyle "nolucaz" sorusunu ekler. Aslında kendi çapında ufak bir kahramandır yürüyen adam. biraz olsun kendini gerçekleştirebilmiştir. Sevdiği bir yerde sevdiği birşeyler yapmaktadır.

Kulaklar dış dünyaya çevrilir. Sağdan soldan kuş cıvıltıları gelir. Mutlu olunur. "Bu saatte sadece ben ayakta değilim." denir gülümsenir. 50 metre kadar ileride orman içinden çıkan siyah bir şey kaldırma çıkar. Ordan kendini yola bırakır. kedi mi fare mi sorusuna yaklaşınca cevap verecektir sevimli yaratık kirpi. Kendini güç bela karşı kaldırımın üstüne atar. Gözden kaybolur. o sırada yandan bisikletli bir çocuk geçer. Gitarı sırtına bağlamış yurtlara doğru yol almaktadır. Sessizliğin içindeki düzene ayak uydurmuş genç bir gününü daha tamamlamış, birazdan bisikletini kitleyip yurduna uyumaya gidecektir. Muhtemelen onun da benzer hikayeleri vardır. birkez daha gözler karşıya çevrilir. bir çift gece kendini dışarı atmış karşı kaldırımdan mutlu bir şekilde sarmaş dolaş yaklaşmaktadır. Yüzler gençtir, mutlu oldukları her hallerinden bellidir. Belki yeni başlamışlardır. Belki gündüz bu kadar rahat değillerdir gece o utangaçlıklarını üstlerinden atmışlardır. Muhtemelen sadece aralarındaki sıcaklıktır onları bu kadar güzel gösteren. Hemen kendine ait kısa aşk tarihi kitabı karıştırılır. Benzer ilginç örneklere denk gelinir, gülümsenir. Biraz da garipsenir. hayatın o yönü çok uzakta kalmıştır. Sanki bütün bu yorgunlukları silecek, surattaki monoton enerjisizliğe son verecek formul öylesine tatlı birşeydir. Simdilik bitki örtüsüyle, ötücü kuşlarla, kirpiyle idare edilir. Yol bitmeye yüz tutmuştur. Huzur içinde son metreler katedilir. Sessizliğin içindeki yürüyen adamın sesini/sessizliğini oynamak müthiş bir tat vermiştir o gece. Yorgunluklara hafif bir sünger çekilir, yarın yine 1e kadar çalışmak ve yine aynı saatte rolunu yerine getirmek suretiyle. Gözler huzurla kapanır..

Boards of Canada - Tears from the Compound Eye

No comments: